ARİSTAEUS , BAHÇELERİN TANRISI 

Hazırlayan: Bilhan Akkaya

François-Joseph Bosıo (1768, Monaco,1845, Paris) tarafından yapılan bir eserdir. 216 cm. dir. Bu eser mermerdendir. Alçı heykeli de aynı sanatçı tarafından yapılmıştır. Ve aynı müzede iki heykel; ayrı salonlarda sergilenmektedir.

Şu an Louvre Müzesi - Paris'te sergilenmektedir.

Fransa

İLK 'KIŞLA İMPARATORU': MAXİMİNUS THRAX

Kışla İmparatoru tanımı; 'Üçüncü Yüzyıl Krizi' veya 'İmparatorluk Krizi' olarak bilinen dönemde (235-284), ordu tarafından seçilen ve desteklenen Roma imparatorlarına atıfta bulunan, daha sonraki tarihçiler tarafından türetilmiş bir terimdir.

235 yılında İmparator Alexander Severus; komutanları tarafından seçilen Maximinus Thrax ve birlikleri tarafından öldürüldü. Maximinus; böylece ilk 'Kışla İmparatoru' oldu. Roma ordusu komutanı olarak; iktidara gelen sıradan bir askerdi. Trakyalı'dır.

GORDİAN I

Gordian I (MS 238); Maximinus Thrax'ın yerini almak amacıyla Roma Senatosu tarafından imparator olarak atandı . 80 yaşındaki Gordian I ve oğlu Gordian II , bir iç savaşta Maximinus güçleriyle başarısız bir şekilde savaştı ve ölümlerine bir aydan az bir süre kala ancak yönetime gelebildiler.

Gordian ve oğulları; Gordian imparatorları olarak anılmaktadır.

GORDİAN II

Tam adı; Marcus Antonius Gordianus Sempronianus Romanus Africanus'tur. Ailesinin; Anadolu, Galatya veya Kapodokya'dan olduğu düşünülmektedir. Babasının tek oğludur ve annesinin kim olduğu konusunda net bir kayıt yoktur. Kayıtlarda; annesinin Fabia Orestilla olduğu geçmektedir. 192 yılında doğmuştur. 22 Mart - 12 Nisan 238 tarihleri arasında iktidarda kalmıştır.

İsyan edip iktidarı ele geçiren komutan imparator ile senatonun atamış olduğu imparator arasında taht kavgası başladı.

Gordion II eğitimsiz askerlerden oluşan bir milis ordusunun başında; Kartaca'da Maximinus Thrax'a saldırdı. Fakat deneyimsiz askerleri sebebiyle; bu savaşı kaybetti. Saldırısı; kanlı şekilde bastırıldı ve o, öldürüldü. Historia Augusta'ya göre bedeni asla bulunamadı.

Haberi duyan babası; kendini asarak intihar etti.

Orta Asya coğrafyasında ilk türbe mimarisi örneği olarak kabul edilen İsmail Samani Türbesi.

MS 10. yüzyılda inşa edilen İsmail Samani Türbesi, Özbekistan'ın Buhara kentinin kuzeybatı kesiminde yer alıyor. Samani hanedanının aile mezarı olarak hizmet ettiğine inanılıyor.

Adını hanedanın en saygın hükümdarlarından biri olan, aynı zamanda 11. yüzyıl Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından da eseri Siyasetname'de iyi bir liderlik modeli olarak önerilen İsmail Samani'den alıyor. 

Erken dönem İslam mimarisinin ikonik örneklerinden biri olarak kabul edilen yapı, Orta Asya'da günümüze ulaşmış İslami türbelerin ilk örneği olduğu için sanat tarihi açısından da oldukça önemli.

Türbe erken İslam mimarisinin ikonik örneklerinden biri olarak kabul edilir ve Orta Asya mimarisinin en eski mezar binası olarak bilinir.Yaklaşık olarak 900'den 1.000'e kadar hüküm süren güçlü ve etkili İslami Samani aile hanedanının mezar alanı olarak inşa edilmiştir.

10. yüzyılda Samanilerin başkenti Buhara, bilim, mimarlık, tıp, sanat ve edebiyatta merkezlik görevini üstlenen önemli bir siyasi, ticaret ve kültür merkeziydi.Kültürel ve ekonomik refah Samanilerin Asya, Orta Doğu, Rusya ve Avrupa arasındaki ticaret yollarındaki stratejik konumuyla desteklendi. Türbenin Samani ailesinin hanedan gücünü vurgulamak ve tarihini yeni kurulan başkentlerle ilişkilendirmek için inşa edildiğine inanılmaktadır. Araştırmacılar tarafından türbenin ne zaman yapıldığı konusunda çeşitli tahminler vardır. Bazı kaynaklar türbeyi hanedanının kurucusu (doğumu 849) İsmail Samani saltanatına izafe ederken (hük. 892 - 907 CE),bazı kaynaklar Semerkant'ı yöneten İsmail'in babası Ahmed'e, atfetmektedir.Diğer araştırmacılar inşa tarihini İsmail'in büyük oğlu Nasr b Ahmad b İsmail (II. Nasr) hükümdarlığına tarihlendirmektedir.Daha sonraki bir tarihe yapılan bu atfın nedeni, II. Nasr adını içeren ve 1930'lu yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları sırasında binanın doğu tarafında bulunan lento üzerindeki kufi yazıttır.Genellikle bina, 10. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiği görüşüne işaret edecek şekilde İsmail Samani Türbesi olarak adlandırılır. Türbede Samani hanedanı üyelerinin mezarları bulunmaktadır. 1930'larda Sovyet araştırmacıları, İsmail Samani'nin Buhara'nın mezarlığı Naukanda topraklarını babası Ahmed için bir mezarlık binası olarak vakfetmek için bağışladığını belirten 10. yüzyıl tarihli bir vakıf belgesi kopyası keşfetti (kopya tarihi yaklaşık 1568), bu anıtın hanedan inşası ile ilgili daha önceki varsayımları teyit etmektedir. Cengiz Han'ın bölgeyi işgali sırasında, türbenin sel ve toprak kaymasından dolayı çamur ve kuma gömüldüğüne inanılır ve türbe yüzyıllar boyunca böyle kalmıştır Bu sayede, Moğol orduları Buhara'ya ulaştığında, o dönemin diğer binalarının aksine mezar yıkımından kurtuldu. Aynı nedenlerden dolayı, bina, Sovyet araştırmacılarının yeniden keşfettiği 20. yüzyılın başlarına kadar dünya tarafından bilinmiyordu. 1926-1928 yılları arasında SSCB ekipleri, mimarlar ve araştırmacılar tarafından büyük keşif araştırma ve kazıları yapıldı. 1937-1939 yıllarında türbe üzerine daha fazla çalışılmış ve B.N. Zasipkin önderliğinde büyük restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Türbede üç erkek bedeninin mezarları keşfedildi, bunlardan biri II. Nasr'a (lento tahtasına dayanarak) ait olarak tanımlandı, diğer ikisi tanımlanmadı. Sovyet döneminde, II. Dünya Savaşı'ndan bir süre sonra, türbeyi çevreleyen mezarlık kapatıldı ve binanın yanında ve çevresinde bir eğlence parkı (halen faaliyette bulunan) inşa edildi.

Sünni İslam dini öğretilerinin mezarların üzerine türbelerin inşasını kesinlikle yasaklaması, Orta Asya'daki İslam mimarisinin ayakta kalan en eski anıtı olan[7] Samani Türbesi'nin ve Samani Hanedanı'nın döneminden kalan tek anıtın önemini ön plana çıkarmaktadır. Samani Türbesi, İslam mimarisi tarihindeki bu dini kısıtlamalardan en erken ayrışanlardan biri olabilir. Türbe, Buhara bölgesindeki en eski anıtlardan biri olarak kabul edilir.

Samani Türbesi, İslam mimarisi ile ilgili hemen hemen her araştırmada yer almaktadır ve Orta Asya ve dünyadaki erken İslam mimarisinin bir örneği olarak önemlidir. Bilinmeyen banileri, önceki bölgesel geleneklerle ilişkileri uyumlu bir şekilde birleştirdi ve dünya çapında İslam mimarisi için alışılmış kabul edilen zaman özellikleri için yeni sayılan tonozbingi gibi yenilikçi yapısal unsurlar kullandı. Samani Türbesi, kompakt boyutu ve zarif, matematiksel olarak hesaplanmış oranları ve karmaşık, benzeri görülmemiş ritmik pişmiş tuğla süsleme kalıpları nedeniyle bazen "Mücevher Kutusu" olarak adlandırılır.

📷Flickr/Daniel Mennerich

kaynak:^MICHAILIDIS (2014). "Dynastic Politics and the Samanid Mausoleum".

^ Beyond the Oxus: archaeology, art & architecture of Central Asia. Totowa NJ: Rowman and Littlefield. 1972

^ Michailidis (2012). "Samanid Silver and Trade along the Fur Route". Medieval Encounters.

Samani Türbesi, İslam mimarisi ile ilgili hemen hemen her araştırmada yer almaktadır ve Orta Asya ve dünyadaki erken İslam mimarisinin bir örneği olarak önemlidir. Bilinmeyen banileri, önceki bölgesel geleneklerle ilişkileri uyumlu bir şekilde birleştirdi ve dünya çapında İslam mimarisi için alışılmış kabul edilen zaman özellikleri için yeni sayılan tonozbingi gibi yenilikçi yapısal unsurlar kullandı. Samani Türbesi, kompakt boyutu ve zarif, matematiksel olarak hesaplanmış oranları ve karmaşık, benzeri görülmemiş ritmik pişmiş tuğla süsleme kalıpları nedeniyle bazen "Mücevher Kutusu" olarak adlandırılır.

📷Flickr/Daniel Mennerich

kaynak:^MICHAILIDIS (2014). "Dynastic Politics and the Samanid Mausoleum".

^ Beyond the Oxus: archaeology, art & architecture of Central Asia. Totowa NJ: Rowman and Littlefield. 1972

^ Michailidis (2012). "Samanid Silver and Trade along the Fur Route". Medieval Encounters.

Orta Asya coğrafyasında ilk türbe mimarisi örneği olarak kabul edilen İsmail Samani Türbesi.

MS 10. yüzyılda inşa edilen İsmail Samani Türbesi, Özbekistan'ın Buhara kentinin kuzeybatı kesiminde yer alıyor. Samani hanedanının aile mezarı olarak hizmet ettiğine inanılıyor.

Adını hanedanın en saygın hükümdarlarından biri olan, aynı zamanda 11. yüzyıl Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından da eseri Siyasetname'de iyi bir liderlik modeli olarak önerilen İsmail Samani'den alıyor. 

Erken dönem İslam mimarisinin ikonik örneklerinden biri olarak kabul edilen yapı, Orta Asya'da günümüze ulaşmış İslami türbelerin ilk örneği olduğu için sanat tarihi açısından da oldukça önemli.

Türbe erken İslam mimarisinin ikonik örneklerinden biri olarak kabul edilir ve Orta Asya mimarisinin en eski mezar binası olarak bilinir.Yaklaşık olarak 900'den 1.000'e kadar hüküm süren güçlü ve etkili İslami Samani aile hanedanının mezar alanı olarak inşa edilmiştir.

10. yüzyılda Samanilerin başkenti Buhara, bilim, mimarlık, tıp, sanat ve edebiyatta merkezlik görevini üstlenen önemli bir siyasi, ticaret ve kültür merkeziydi.Kültürel ve ekonomik refah Samanilerin Asya, Orta Doğu, Rusya ve Avrupa arasındaki ticaret yollarındaki stratejik konumuyla desteklendi. Türbenin Samani ailesinin hanedan gücünü vurgulamak ve tarihini yeni kurulan başkentlerle ilişkilendirmek için inşa edildiğine inanılmaktadır. Araştırmacılar tarafından türbenin ne zaman yapıldığı konusunda çeşitli tahminler vardır. Bazı kaynaklar türbeyi hanedanının kurucusu (doğumu 849) İsmail Samani saltanatına izafe ederken (hük. 892 - 907 CE),bazı kaynaklar Semerkant'ı yöneten İsmail'in babası Ahmed'e, atfetmektedir.Diğer araştırmacılar inşa tarihini İsmail'in büyük oğlu Nasr b Ahmad b İsmail (II. Nasr) hükümdarlığına tarihlendirmektedir.Daha sonraki bir tarihe yapılan bu atfın nedeni, II. Nasr adını içeren ve 1930'lu yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları sırasında binanın doğu tarafında bulunan lento üzerindeki kufi yazıttır.Genellikle bina, 10. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiği görüşüne işaret edecek şekilde İsmail Samani Türbesi olarak adlandırılır. Türbede Samani hanedanı üyelerinin mezarları bulunmaktadır. 1930'larda Sovyet araştırmacıları, İsmail Samani'nin Buhara'nın mezarlığı Naukanda topraklarını babası Ahmed için bir mezarlık binası olarak vakfetmek için bağışladığını belirten 10. yüzyıl tarihli bir vakıf belgesi kopyası keşfetti (kopya tarihi yaklaşık 1568), bu anıtın hanedan inşası ile ilgili daha önceki varsayımları teyit etmektedir. Cengiz Han'ın bölgeyi işgali sırasında, türbenin sel ve toprak kaymasından dolayı çamur ve kuma gömüldüğüne inanılır ve türbe yüzyıllar boyunca böyle kalmıştır Bu sayede, Moğol orduları Buhara'ya ulaştığında, o dönemin diğer binalarının aksine mezar yıkımından kurtuldu. Aynı nedenlerden dolayı, bina, Sovyet araştırmacılarının yeniden keşfettiği 20. yüzyılın başlarına kadar dünya tarafından bilinmiyordu. 1926-1928 yılları arasında SSCB ekipleri, mimarlar ve araştırmacılar tarafından büyük keşif araştırma ve kazıları yapıldı. 1937-1939 yıllarında türbe üzerine daha fazla çalışılmış ve B.N. Zasipkin önderliğinde büyük restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Türbede üç erkek bedeninin mezarları keşfedildi, bunlardan biri II. Nasr'a (lento tahtasına dayanarak) ait olarak tanımlandı, diğer ikisi tanımlanmadı. Sovyet döneminde, II. Dünya Savaşı'ndan bir süre sonra, türbeyi çevreleyen mezarlık kapatıldı ve binanın yanında ve çevresinde bir eğlence parkı (halen faaliyette bulunan) inşa edildi.

Sünni İslam dini öğretilerinin mezarların üzerine türbelerin inşasını kesinlikle yasaklaması, Orta Asya'daki İslam mimarisinin ayakta kalan en eski anıtı olan[7] Samani Türbesi'nin ve Samani Hanedanı'nın döneminden kalan tek anıtın önemini ön plana çıkarmaktadır. Samani Türbesi, İslam mimarisi tarihindeki bu dini kısıtlamalardan en erken ayrışanlardan biri olabilir. Türbe, Buhara bölgesindeki en eski anıtlardan biri olarak kabul edilir.

16 yaşındaki sanatçı Shania Mcdonagh 'ın kalem çizimi

İrlanda'daki yıllık Texaco Çocuk Sanat Yarışması'nı yaşlı bir adamı çizdiği “Coleman” eseri ile kazanmıştır.

Aslolan hayattır ; bir akvaryumu yazmak ,akvaryumda yaşamaktan kolaydır.

Bu yüzden her dize biraz eksik, her şiir biraz yalandır.

Yılmaz Odabaşı 

Volga Nehri

O anda tapınağın içinden gelen bir ses duydum: 

'Yaşam iki yarıya ayrılmıştır: biri donar, biri yanar; yanan yarı, Aşk 'tır.' 

Bunun üzerine tapınağa girdim, sevinçle diz çökerek dua ettim: 

'Tanrım, beni yanan alevin besleyicisi yap... 

Tanrım beni kutsal ateşine at...'

Halil Cibran

köy enstitüleri neden kuruldu? bunu bilmiyor olmak, seçme ve seçilme hakkını recep Tayyip verdi demek olur...

o dönem türkiyesinin ekonomik, toplumsal ve kültürel yapısı, köy ve dağınık bir yapıdaydı. ekonomiyi ve okur-yazarlığı ve sağlığı ve tarım ve hayvancılığı başka geliştirebilecek bir fikir var mıydı?

Kendi dönemine göre islevseldi. Ama artık günümüz koşullarında ülkenin eğitim ihtiyacını karşılamaz

Gezici kütüphane

Londra 1930

Sonraki gemi seni almaya gelecek. Sirkeci, 1964.

The next ship will come to pick you up. Sirkeci, Istanbul.

Ara Güler

Ahit Sandığı

Ahit Sandığı (İbranice'de ארון הברית, aron haberit) Tevrat'ta detaylı olarak tarif edilen, On Emir Tabletlerinin saklanması için yapılmış sandık. Zamanında Kudüs'teki Süleyman Mabedi içerisinde saklandığına ve içinde On Emir Tabletleri ile çeşitli dini objelerin bulunduğuna inanılır.

Tanrı Yehova'nın tarifi ile, Musa peygamber tarafından akasya ağacından yapıldığına inanılmaktadır. Eski Ahit, Tanrı'nın kendisine yapılan portatif tapınağa yerleştirilen sandık üzerinde tecelli ettiğine sıkça değinmektedir. Ehil olmayan biri tarafından sandığa dokunulduğunda helak olduğu rivayet edilmekle birlikte Davut, Kudüs'ü İsrail Krallığı'nın başkenti yaptığında, sandığı Kudüs'e getirtmiştir.

Sandığın şu anda nerede olduğu bilinmese de varlığına inananlar çoktur ve sandığın kayboluşuna dair birçok fikir ortaya atılmıştır. Bugün sandığın nerede olduğuna dair de pek çok iddia vardır ve çeşitli kimseler hâlâ sandığı aramaktadırlar. Son olarak yapılan iddia sandığın Musa peygamberin denizden geçerken orda bırakıldığıdır.

Bir başka düşünceye göre de İsa çarmıha gerildiğinde akan kanı havarilerinden biri bir tasa koyar ve daha sonra o tası da Ahit Sandığı'na koyarak gizli bir yere gömer.

Kur'an-ı Kerim'de Bakara 248 inci ayeti kerime de bu sandiktan "tabut" diye bahseder ve tabutun icinde ise "sekine" ve Musa ile Harun hanedanlığından kalıntılar olduğuna işaret eder.

( Arkeolojik bir kanıtını bilmiyorum.)

Sır Dolu Ahit Sandığı:

Ahit sandığı, içinde Hz. Harun ve Hz. Musa’nın eşyaları olan, çok değerli ve oldukça da gizemli bir sandıktır. Kutsal kitaplarda (Kur'an, İncil, Tevrat) ve bazı kutsal metinlerde sandıktan söz edilmektedir. Bazı kaynaklara göre sandık bizzat Hz. Musa tarafından, bazı kaynaklara göre de Hz. Musa'nın yönergeleri doğrultusunda Belasel ve Oholiab tarafından, M.Ö.1513 yılında yapılmıştır. Bu gizemli sandığın içerisinde Hz. Musa’dan kalma taş levhaların ve de Hz.Harun’un eşyalarının olduğu düşünülmektedir. Bu sandığın, İsrailoğulları Mısır’dan çıktıktan sonra Sina Dağı’nın eteklerinde yapıldığı sanılmaktadır. Ahit Sandığı, Tanrı'nın emri ile yapılmıştır. Sandığın yapım amacı Tanrı tarafından Hz.Musa'ya verilen ve iki taş levhaya yazılmış olan 10 Emir'i muhafaza etmektir. 10 Emir, Tanrı ve İsrailoğulları arasındaki bir anlaşmadır. Sandığa bu nedenle Ahit yani Anlaşma Sandığı adı verilmiştir. Ayrıca İncil'in Mısır'dan Çıkış bölümü 25:22'de Tanrı, "Seninle orada, Ahit Sandığı’nın üstündeki melekler arasında, Bağışlanma Kapağı’nın üzerinde görüşeceğim ve İsrailliler için sana emirler vereceğim" demiştir. Bu nedenle Yahudilik inancında Ahit Sandığı Tanrı'nın fiziksel olarak bulunmuş olduğu yerdir ve önemi büyüktür.

İslam alimlerince MÖ 587 yılından beri kayıp olduğu bildirilen bu gizemli sandık, Kur’an ayetlerinde, Hz.Muhammed’in hadislerinde ve kutsal kitaplardan bir tanesi olan Tevrat’da da yer almaktadır.

Ahit Sandığı ile ilgili tarihi kaynaklar incelendiğinde, bu sandık Hz. Harun dönemi bittikten sonra, Hz. Davud döneminde Kudüs’e taşınmış ve burada Hz. Süleyman tarafından yaptırılmış olan mabede konulmuştur. Gizemini günümüze kadar korumayı başarmış olan bu sandık, MÖ 587 yılına dek, Beytülmakdis’te kalmıştır. Bu tarihten sonra, sandığın çok fazla yer değiştirdiği varsayılmaktadır.Bu tarihte, oldukça ünlü olan ve Babil’in Asma Bahçelerini yaptıran Babil Kralı tarafından Kudüs işgal edilmiş ve bu işgalin ardından sandık yaklaşık 500 yıl ortadan kaybolmuştur.Bu kayboluşun ardından, sandığın, onu korumakta olan Levililer tarafından, mabed altında gizli hazırlanmış özel bir korunakta saklı tutulduğu inancı yayılmıştır.Ve bu sandık hakkındaki başka varsayımlar MS 70 yılından sonraya dayanmaktadır.Bu yıldaki varsayıma göre, MS 70 yılında Beytülmakdis’i Roma Valisi yıktırmış ve sandığın saklandığı özel korunağa ulaşıp, bu sandığı Roma’ya götürmüştür.

Gizemli sandığın nerede olduğuna dair çok çeşitli varsayımlar olmasına rağmen, sandık MÖ 587 yılından sonra ortadan kaybolmuş ve bulunamamıştır. Ki sandığı en çok arayanlar Hristiyanlar olmuştur. Yahudiler, Ahit sandığını aramamışlardır. Çünkü sandığın sadece Mesih’in gelişinden sonra ortaya çıkacağına inanmaktadırlar.

Halen günümüzde araştırmacıların ilgi odağı haline gelen Ahit sandığı, araştırmacılar tarafından aranmakta ama hiçbir şekilde izine rastlanmamaktadır. Modern raporlarda,sandığın Etiyopya’daki bir manastırda olduğunu göstermekte.

Ve kısa süre önce tercüme edilmiş eski bir İbranice metin, Ahit Sandığı’nın kendi kendine ortaya çıkacağını, ancak bunun Davut oğlu Mesih’in geleceği güne kadar gerçekleşmeyeceğini belirtir.Bu nedenle Ahit Sandığı hala tüm gizemini korumaya devam etmektedir.

KUTSAL AHİT SANDIĞI

Bu sandığın ilahi güçleri mi vardı? Yoksa uzaylı teknolojisinin bir ürünü müydü? Kutsal Kitap’ta 10 emri koymak için yapılmış olduğu yazan Ahit Sandığı’nın işlevi günümüzde hala gizemini koruyor. Sandık; 1m.’ye, 3m. boyutlarında, dikdörtgendir. İçi ve dışı altın kaplamadır. Dört köşesindeki altın halkalara geçirilen uzun çubuklarla taşınır. Kapağının üzerinde 2 bekçi melek (kerubim) bulunur. Sandığı taşıma, saygın bir işti ve rahipler tarafından taşınırdı. Diğerlerinin sandığa bakması ve dokunması yasaktı. İnanışa göre; 2-3 milyon civarı insanın 40 yıl boyunca çölde dolaşırken, Manna adı verilen gıda ile beslenmelerine ve korunmalarına yardımcı oldu. İsrailliler’in Filistin ile yaptıkları savaşta, sandığı silah olarak kullanmak isteyen Yahudiler’e kızan tanrı, sandığı ganimet olarak Filistinliler’e bağışlamış. Filistinliler, sandığı kendi tanrıları Dagon heykeli yanına koymuşlar. Sonrasında heykelin elleri ve kafasının kopmuş olarak bulmuşlar. Sonra sandıktan kurtulmak için bir Yahudi köyüne göndermişler ancak sandığa bakan ya da yakın duran 70 kişi ölmüş. 

Sandık hakkında daha bir çok yıkıcı anlatım var. Sandığa yaklaşanların öldüğü, sandıktan çıkan iki ateş sütunun yaklaşanların burnundan girdiği anlatımı vardır. Bu kişiler; bedenlerinde bir iz olmadığı halde, içlerinden yanarlar. Tanrıya ait kutsal bir araç, niye böyle ölümcül tehlikeler taşısın ki? Belki de dünya dışı uzaylıların verdiği, nükleer enerji taşıyan bir kaynaktı. Zaten taşıyan kişilerin özel giysiler giymesi emredilmişti. Bu giysilerin baş, akciğer ve üreme organlarına denk gelen yerlerinde koruma zırhları vardı. Ayrıca, bir görüşe göre, enerji depolama aygıtı olan sandık üzerindeki 2 kerubim, aslında sandıktaki enerjinin (+) ve (-) yüklerini taşıyordu. İki kutup arasında elektrik boşalması olduğunda, Yahudiler cızırtılı seslerin ve dumanların, tanrının bir yansıması olduğunu düşündüler. MS:3. Yy’dan itibaren sandık ile ilgili anlatıma rastlanmaz. Günümüzde nerede olduğu bilinmese de Etiyopya’da bir grup Yahudi sandığın kendilerinde olduğunu iddia ediyor. Bir görüşe göre de Kubbet üs Sahra altındadır. Bana göre; nerede olduğu bilinse bile, dinlerin çökmesine izin vermek istemeyenler bunu saklarlar. Bu şekilde tüm dünya insanlarını istedikleri gibi yönetirler. 

#TheSecrets

Hz. Süleyman’nın tapınağı iki ana bölümden oluşur. Yirmi arşına yirmi arşın olan iç odada, odayı kaplayan 4,5m yüksekliğinde iki melek (Keruv) kanatları açık biçimde yerleştirilmiştir. Bu büyük iki meleğin kanatları arasına kutsal ahit sandığı konulmuştur. Ahit sandığı üzerinde yine iki melek vardır ve kanatları birbirine değecek kadar yakındır.

Hz. Süleyman Tapınağı yapıldığında ilk gününden itibaren, baş kâhin iç odaya girdiğinde, iç oda duman ile dolmaktadır ve odanın içi kıvılcımlar saçmaktadır. Ahit sandığı üzerindeki meleklerin kanatların ortasından yıldırımlar çıkmaktadır. Dönemine göre bu olağanüstü görünüm, RAB’bin ahit sandık içinden baş kâhin ile konuştuğu olarak yazılmıştır.

Tapınağın nasıl yapıldığı yazı sonundaki tevrat bölümünde anlatılmıştır. Kısaca özetlersek ilk tapınak şöyle yapılmıştır;

Hz. Davut’a, Moriya Dağı’na tapınak yapılması buyrulmuştur. İlk hazırlıklar Hz. Davut tarafından yapılsa da, kutsal tapınağın yapılması Hz. Süleyman’a bırakılmıştır.

Hz. Süleyman babasının ölümünden sonra, krallığı zenginleşince ve savaşla karşılaşmayınca babasının istediği tapınağı yapmaya başlamıştır. Tapınağın mimarı olarak Hiram Usta seçilmiştir.

“Tapınak için önce Moriya Dağı tepesi düzleştirilmiştir. Kazı sırasında alandan Hanok’ a adanmış tapınağın kalıntıları bulundu. İşçiler devrilmiş sütunları ve diğer kalıntıları temizledikten sonra zemin taşları altında gizli bir geçit fark ettiler, bu geçidin ulaştığı odada akik taşından bir küp ve küpün içine işlenmiş bir delta üzerine kazılı gizemli bir isim, bilimlerin ve zanaatların paylaşıldığı bir sütün bulundu. Daha sonra bu akik taşından küp, Hz. Süleyman’ nın emri ile tapınağın içine konuldu. (Hiram’ın kitabı sy.101-102)”

Düzleştirilen tepeye granit taşlar (granit, elektriği ileten bir taştır, aynı zamanda havadaki statik elektiriği toplar) üzerine kutsal iç oda, kutsal odanın bitişiğine üç katlı bina her katında bir oda yapıldı. Kutsal iç oda, granit taş duvarlara örülen yirmi arşın (9m) en ve boyunda erz ağacından bir tahta bölme ile diğer giriş odasından ayrıldı. Tahta bölmenin yanına yirmi arşın eninde, kırk arşın (18m) uzunluğunda giriş odası yapıldı. İç oda kapı ve giriş holün başına erz ağacından iki kanatlı kapı yapıldı ve tabanları çam ağacı ile kaplandı, tavan ise yine erz ağacı (sedir) kaplandı. Bu iki odanın alt ve üstündeki tahtalar ile yan tahta duvarlar, kapıların tamamı altından ağlar ile örülüp, üstü dört bir tarafı altın ile kaplandı. Tapınağın ön kısmına iki tunçtan yapılma onsekiz arşın (8,10m) yüksekliğinde iki sütun dikildi. Bu sütunların üzerine beş arşın (2,25m) yüksekliğinde tunçtan başlık konuldu. Sütunlar tunç ağlar ile kaplıdır. Tunç sütunun çevresi on iki arşındır (5,40m).  Sütunların kalınlığı dört parmaktır ve içi boştur. Sütun başlıkları ve sütun gövdesi yedi sıra zincirle örülmüştür. Aynı zamanda dış oda kapıları ve tapınağın iç odası ve giriş odası çepeçevre zincir ile sarılmıştır.

İç oda içine ikinci bir tahta kaplama oda yaptırılmış ve bu odanın içi tekrar altın kaplanmıştır. Büyük boy melekler ve meleklerin kanatları ortasına altın kaplama olan kapağında iki meleğin kanatlarının birbirine  doğru olan Hz. Musa’nın ahit sandığı konulmuştur.

GİZEMLİ SANDIK

Ahit sandığı, içinde Hz. Harun ve Hz. Musa’nın eşyaları olan, çok değerli ve oldukça da gizemli bir sandıktır. Bu sandık hakkında bilgiler, Kur’an-ı Kerim’de de yer almaktadır. Tarihi kaynaklar ve kutsal kitaplar incelendiğinde bu sandık hakkında bir çok bilgi bulunmaktadır. Bu gizemli sandığın içerisinde Hz. Musa’dan kalma taş levhaların ve de Hz.Harun’un eşyalarının olduğu düşünülmektedir. Bu sandığın, İsrailoğulları Mısır’dan çıktıktan sonra Sina Dağı’nın eteklerinde yapıldığı sanılmaktadır.

İslam alimlerince MÖ 587 yılından beri kayıp olduğu bildirilen bu gizemli sandık, Kur’an ayetlerinde, Hz.Muhammed’in hadislerinde ve kutsal kitaplardan bir tanesi olan Tevrat’da da yer almaktadır.

Ahit Sandığı ile ilgili tarihi kaynaklar incelendiğinde, bu sandık Hz. Harun dönemi bittikten sonra, Hz. Davud döneminde Kudüs’e taşınmış ve burada Hz. Süleyman tarafından yaptırılmış olan mabede konulmuştur. Gizemini günümüze kadar korumayı başarmış olan bu sandık, MÖ 587 yılına dek, Beytülmakdis’te kalmıştır. Bu tarihten sonra, sandığın çok fazla yer değiştirdiği varsayılmaktadır.Bu tarihte, oldukça ünlü olan ve Babil’in Asma Bahçelerini yaptıran Babil Kralı tarafından Kudüs işgal edilmiş ve bu işgalin ardından sandık yaklaşık 500 yıl ortadan kaybolmuştur.Bu kayboluşun ardından, sandığın, onu korumakta olan Levililer tarafından, mabed altında gizli hazırlanmış özel bir korunakta saklı tutulduğu inancı yayılmıştır.Ve bu sandık hakkındaki başka varsayımlar MS 70 yılından sonraya dayanmaktadır.Bu yıldaki varsayıma göre, MS 70 yılında Beytülmakdis’i Roma Valisi yıktırmış ve sandığın saklandığı özel korunağa ulaşıp, bu sandığı Roma’ya götürmüştür.

Ahit Sandığı Bulunamıyor

Gizemli sandığın nerede olduğuna dair çok çeşitli varsayımlar olmasına rağmen, sandık MÖ 587 yılından sonra ortadan kaybolmuş ve bulunamamıştır. Ki sandığı en çok arayanlar Hristiyanlar olmuştur. Yahudiler, Ahit sandığını aramamışlardır. Çünkü sandığın sadece Mesih’in gelişinden sonra ortaya çıkacağına inanmaktadırlar.

Halen günümüzde araştırmacıların ilgi odağı haline gelen Ahit sandığı, araştırmacılar tarafından aranmakta ama hiçbir şekilde izine rastlanmamaktadır. Bu nedenle Ahit Sandığı hala tüm gizemini korumaya devam etmektedir. Aynı zamanda bu sandık beyaz perdeye de taşınmıştır. Özellikle İndiana Jones filmi, buna en iyi örnektir.

Antik Yunan dönemi matematikçisi Pisagor, eşinin adını ölümsüzleştirmiştir. 

Eşinin adı Hipotenüs’tür...

ÇANAKKALE SAVAŞI'NIN BİLİNMEYENLERİ 

Reşit Paşa Vapuru’nda Çanakkale Savaşı’na katılan Safiye Hüseyin, ilk Türk hemşiredir.

Tarihin en ikonik fotoğraflarından biri

 Polonyalı cerrah Zgibniew Religa,

Tarihin en ikonik fotoğraflarından biri

 Polonyalı cerrah Zgibniew Religa,23 saatlik  ağır bir kalp ameliyatıyla hastayı hayata döndürdükten sonra ekrandan hastanın kalp atışlarını izliyor.Asistanı ise köşede uykuya dalmış.

 Varşova 1987

Listele

https://www.quora.com/What-picture-photo-image-makes-you-sad/answer/Asma-Hadad-1?ch=10&oid=264097658&share=4c31f22b&srid=yPtfL&target_type=answer

https://www.quora.com/Which-fact-has-been-judged-completely-wrong/answer/Anderson-Dourado-1?ch=10&oid=337783886&share=887a1415&srid=yPtfL&target_type=answer

https://www.quora.com/What-method-of-execution-in-history-makes-your-hair-stand-on-end/answer/Lorian-Flint?ch=10&oid=316730350&share=9fbc0c19&srid=yPtfL&target_type=answer

https://www.quora.com/What-is-the-strangest-medical-procedure-you-have-seen/answer/A-Rosen-5?ch=10&oid=333897739&share=3c742433&srid=yPtfL&target_type=

https://www.quora.com/Was-Josef-Mengele-really-as-bad-as-people-say-he-was/answer/Michael-Mark-Ross?ch=10&oid=296249958&share=e090c174&srid=yPtfL&target_type=answer

https://www.quora.com/Which-actor-fires-a-stuntman-and-got-wounds-because-of-it/answer/Anderson-Dourado-1?ch=10&oid=325129629&share=2fd3cc41&srid=yPtfL&target_type=answer

https://www.quora.com/What-is-the-saddest-picture-on-Earth/answer/Inam-Tanveer-Talks?ch=10&oid=311151416&share=1d44fcd1&srid=yPtfL&target_type=answer